Karakapı

Karakapı

Bir zamanlar kentin giriş kapısının bulunduğu yerdesiniz.
Önceleri, Karakapı'nın adı verilmiş bu caddeye. Karakapı Caddesi, Kervan Köprüsü'nden Magnesia kent kapısına giden anayola paralel olarak devam eder, Altınpark'ta son bulurmuş.
Karakapı'nın çevresinde yer alan bazı evlerin, eski surların taş duvarları içerisinde olduklarını görebilirsiniz. Anlatılana göre, burada çok önceleri kocaman kara bir kapı varmış. Şehir surlarının dışında eşkıyalar olduğu için, akşamları bu kapı kapatılır, sabah tekrar açılırmış. Surlarla birlikte Karakapı, savaşlarda ve eşkıya saldırılarında halkın güvenliğini sağlayan Magnesia ana kapısına destek görevi görüyormuş.
Karakapı, bir su kemeri mi yoksa eski kentten başka bir kalıntı mı kesin olarak bilinmiyor. Roma Dönemi taş yapılı sur duvarlarının genişliği yaklaşık 2 metreyken, Karakapı'nın açıklığı 6 metre. Bugün yıkık olan kemer şeklindeki üst kısmı yerden yaklaşık 8-9 metre yükseklikte bulunuyor.
Kocakapı olarak da anılan Karakapı'yı geçince servi ağaçlarının gölgesinde büyük bir mezarlık bulunuyormuş. Aynı adla anılan bu mezarlık Cumhuriyet Dönemi imar hareketleri içinde kaldırılmış. Günümüzde bu alanda birçok okul ve Polis Şehitleri Anıtı yer alıyor.
Karakapı'nın sol tarafında, surların içerisindeki küçük kemerli bir girintide Salih Dede Türbesi'ni göreceksiniz. Salih Dede'nin de mezarının bulunduğu Kocakapı Mezarlığı kaldırılınca, burada mum dikilmeye, dilim dilim ekmek dağıtılmaya devam edilmiş. Halen çevre kadınları tarafından zaman zaman yakılan mumlar nedeniyle is kaplı olan duvarı görmek mümkün.
Bugün, Karakapı'nın ancak fotoğraflarda görülebilen kemerinin onarılması, kent tarihi için önemli bir kazanım olacaktır.