Yeşilova Höyüğü

Bornova / İzmir

Yeşilova Höyüğü

Yeşilova Höyüğü İzmir'in içindeki en eski yerleşim alanıdır. 2003 yılında keşfedilmeden önce en çok 5 bin yıl eskiye giden geçmişi olduğu düşünülen İzmir, Yeşilova Höyüğü'nde yapılan kazılarda elde edilen bulguların ardından, Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden biri olduğu anlaşılmıştır. 2005 yılında İzmir Arkeoloji Müzesi ile birlikte başlanan kazılara, 2008 yılında itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı ve EgeÜniversitesi adına Doç. Dr. Zafer Derin başkanlığında devam edilmektedir.Yeşilova Höyüğü yayılım alanı içinde Neolitik dönemden Roma dönemine kadar birçok kültürün yaşadığı anlaşılmıştır. Buna göre kültür katları yüzeyden başlayarak;

I. Kat Roma Dönemi

II. Kat Tunç Dönemi

III. Kat (1-2 tabakaları) Kalkolitik Dönem

IV. Kat (1a-c,3-8 tabakaları) Neolitik Dönem olarak saptanmıştır.

Yeşilova Höyüğü'ndeki ilk yerleşim günümüzden en az 8-9 bin yıl önce Cilalı Taş Dönemi olarak da adlandırılan Neolitik dönemde başlamıştır. IV. Kat Yeşilova Höyüğü'nün en uzun süreli ve en kalın kültür katıdır. Yıllar içinde genellikle tahribatlardan sonra yeniden inşa edildiği anlaşılan 10 mimari kata sahip olduğu ve bu sürecin kendi içinde üç evrede gelişim gösterdiği anlaşılmıştır.


Tarihçe

IV. Kat (Neolitik Çağ Yerleşimi): Ova yüzeyinin 3- 4 metre altında, Neolitik dönemin ilk katlarında yer yer küllü alanlar ve sıkıştırılmış toprak tabanlarla karşılaşılmıştır (Yeşilova IV 7-8). Taban kalıntıları ve yanık izlerinden bu alanda oval ya da dörtgen planlı saz ve ağaç dallarından oluşan kulübelerin olduğu anlaşılmıştır. Yanık kalıntılarının çoğunun saz türü bitkilere ait olması nedeniyle kulübelerin yapımında sazın yoğun olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Kulübelerin etrafından çıkan ocak ve kül kalıntıları günlük işlerin ve pişirmenin kulübelerin çevresinde gerçekleştirildiğini göstermesi bakımından önemlidir.Yeşilova IV. 5-6. katlarında yapılara ilişkin yalnızca taban kalıntıları ortaya çıkartılmıştır. Yeşilova'da çadır ve kulübe türü barınakların kullanıldığı bu dönemden sonra, yuvarlak planlı yapıların kullanıldığı bir süreç başlamıştır (IV.2 kat).

Yeşilova Höyüğü'nün IV.1a-c,2-3. katlarında toplum yaşamında ortaya çıkan yenilikler, nüfus artışına bağlı olarak daha büyük aile gruplarının yaşadığı konutların ortaya çıkması, başka bir deyişle büyük boyutlu mimarlığın doğuşu, insanın yaşam ekonomisi adını verdiğimiz beslenme türünün değişmesiyle yakından ilgilidir. Yeşilova Höyüğü'nde konut olarak tanımladığımız kalıcı barınak ve yerleşik yaşam ancak, göç etmeden aynı yerde sürekli olarak besin elde edilebilecek bir düzen kurulduktan sonra ortaya çıkmıştır.IV. 1. kat höyüğün en uzun süreli yerleşimi olarak bilinmektedir (Yeşilova IV.1a-c). Neolitik yerleşimin MÖ.6000-5700 yılları arasındaki son dönemini temsil eden ve yüzey toprağının 1- 2 metre altındaki bu katlarda 0,60-0,80 m kalınlığında taş temelleri olan dikdörtgen planlı 5x6 ve 6x8 m. boyutlarında mekanların inşa edildiği saptanmıştır.Yan yana birbirinden ayrı inşa edilen taş temelli yapılar ortak bir avluya bakmaktadır. Alanın genelinde 7 mekan açığa çıkartılmıştır. Tek odalı yapıların batıya doğru çekilerek belirli bir sırada inşa edildikleri kapılarının güneye bakacak şekilde uzun duvarların ortalarına yapıldığı saptanmıştır. Mekan aralarındaki boşlukların ve avlunun yoğun ezgi ve öğütme taşı kalıntılarından işlik olarak kullanıldıkları anlaşılmıştır. Mekanların taş temel üst yapısına ilişkin günümüze fazla bir kalıntı ulaşmamıştır. Yapıların duvarları bu dönemdeki kerpiç bloklarının kullanıldığı geleneksel mimari tarzın dışında bir yöntemle, 10-15 cm kalınlığında kalıp içine dökülen ve kili toprak bitki kalıntıları karışımından oluşan bir çamur olan 'mühre' ile yapılmıştır. Mekanların genellikle batı taraflarında üzeri çamur sıvalı taşlarla yapılmış platformlar ve tahıl öğütmek için kullanılan mutfak işliği bulunur. Bunun dışında serpantin taşından yapılan balta, çakmaktaşı kesicilerinde bulunduğu taş işlikleri, dokuma işlikleri ve çanak çömlek üretim yerleri günlük yaşamın en önemli izleri olarak karşımıza çıkar. Mekanların bazılarının içinde küçük ocaklar yer alırken çoğunlukla fırınların avluda olduğu görülmüştür. Dolayısıyla avluların toplum yaşamı içinde önemli bir yerinin olduğu anlaşılmaktadır.

III. Kat (Kalkolitik Çağı Yerleşimi): Neolitik dönem yerleşimi ile aynı alanın kuzeyinde Yassıtepe alanına kadar yayılım göstermiştir ve MÖ. 5700 yılları civarında bir yangın sonucu terk edilerek ortadan kalkmıştır. Yeşilova'nın en az 500 yıl sonra bu kez öncekinden çok farklı bir topluluk tarafından istilaya uğradığı anlaşılmıştır. Bu yeni gelen topluluklar koyu renkli çanak çömlekleri ve oval planlı çukur evleri ile ilkel bir yapıya sahipti. Sözünü ettiğimiz bu süreç Kalkolitik Çağ olarak adlandırılan bir dönemi işaret etmektedir. Neolitik toplulukların nereye gittikleri ve yeni gelenlerin nereden geldikleri çok iyi bilinememektedir. Bilinen bir şey varsa o da Yeşilova'da yaşayan ilk toplum her iki süreç içinde defalarca çevredeki derelerin taşkınlarıyla karşılaştığı ve alana yığılan alüvyonların etkisiyle yaşamın gittikçe zorlaştığıydı.

II. Kat (Tunç Çağ): Yeşilova Höyüğü'ndeki Tunç Çağ kültürü daha çok mezarlar ve çanak çömlek buluntuları ile temsil edilmektedir. Mimari kalıntılara rastlanmamasına karşın geniş bir alanda Kalkolitik tabakaların üstünde dağınık durumda Erken Tunç I dönemine ait çanak çömlek parçaları tespit edilmiştir. Yeşilova Höyüğü'nün merkezinde (I No'lu alanda) küp içine yakmadan yapılan gömülerden oluşan mezarlığın bir bölümü açığa çıkartılmıştır.I. Kat (Roma): Roma dönemi daha çok mezarlar ve çanak çömlek buluntuları ile temsil edilmektedir.

Kullanıcı Yorumları

Hiç yorum yapılmamış, yorum yapmak ister misiniz?

Yorum yapmak için tıklayınız...