Ebru Sanatının Büyülü Yolculuğu

Farsça kelime anlamı suyun yüzü olan ebru sanatı, sırlar âleminin güzelliklerini önümüze seren ender sanatlardan. Yoğunlaştırılmış suyun üzerinde yüzdürülen doğal boyaların bin bir şekle bürünüp kâğıda aktarılmasıyla oluşan ebru sanatının büyülü yolculuğuna yakından bakalım istedik.

Kayıt altına alınmış ilk ebru 1496 yılına ait

Günümüzde geleneksel Türk el sanatlarından biri olarak kabul ebru sanatı, temelde, suyun üzerine resim yapma sanatıdır. Bilinen en eski örneği 1496 senesinde yapılmış olan ve halen Cronos koleksiyonunda muhafaza edilen ebru sanatı, başlangıçta üzerine yazı yazmak amacıyla yapılmışsa da daha sonraları önce cilt kapaklarında cilt bezi yerine ya da yan kâğıdı olarak ve murakkaa albümlerinde kullanılmış, geçtiğimiz yüzyıldan bu yana da levha pervazlarını süslemeye başlamıştır.

Sanat tarihçilerinin Orta Asya ya da Uzak Doğu’da başladığını söyledikleri ebrunun, İpek Yolu üzerinden önce İran’a geldiği, burada ebrî ismini aldıktan sonra da yine aynı yolla 15. yüzyılda İstanbul’a ulaştığı biliniyor. Ebru, İstanbul’da bir sanata dönüşmüş ve varlığını burada sürdürmüştür. En şaşaalı günlerini İstanbul’da geçiren, ticaret yoluyla 16. yüzyılda İstanbul’dan Avrupa’ya götürülen ebru, farklı tekniklerle de olsa günümüzde dünyanın dört bir yanında icra edilmektedir. Türkiye'de hat ve hattat atölyelerinin, ustalarının çoğalmasıyla birlikte ebru sanatında gelişmeler yaşanmış ve çok sevilen, ilgi duyulan bir sanat haline dönüşmüştür.

Ebru sırlı bir sanat

Hat sanatı için iğne ile kuyu kazmak tabiri kullanılır. Ebru için ise bu tabir, iğne ile suyu kazmak şeklinde dillendirilir. Ebru teknesinin “zuhurata tabi” olduğu söylenir. Yani her şey olacağına varırdır. Teknenin, ebrucunun temiz yüreğiyle, içtenliğiyle doğru orantılı şekilde neticeler verdiğine inanılır. Dolayısıyla sırlı bir sanattır ebru. Bu sanatı icra edenlere mütevazı bir yaklaşımla ebrucu denilir. Bu bir anlamda usta demenin daha sade yoludur.

Ebru çeşitleri hayli fazla

Ebrunun birçok çeşidi mevcuttur. Ustalaştıkça bu çeşitlere vakıf olunur. Klasik Türk ebrusu battal ebru çeşididir. Bülbülyuvası, taraklı gelgit, kumlu, hatip, mutaf ve çiçekli ebrular belli başlı ebru çeşitleridir.

Ebru sanatında çoğu Türk el sanatında olduğu gibi üçüncü boyut yoktur. Ebrucu çiçek ebrularını çeşitli üsluplarla harmanlayarak çalışır. Böylelikle ne tabiatı bire bir kopya eder ne de var olanın aksine bir suret tasvir eder. Böylece motiflerde hem tabiatı hem de sanatkârı seyretmek mümkün hale gelir.

Her biri farklı bir kullanım yeri düşünülerek yapılan, birçok çeşidi bulunan ebrunun eğitim süreci meşakkatli ve uzundur ama yapana ve seyredene çok değişik duygular yaşattığı için bir kez öğrenildi mi çok sevilir.

Geleneksel Türk ebru sanatında duvara asmak yoktur. Ancak günümüzde en parlak döneminin geçiren, tanınan ve çok sevilen ebru, beğenenlerce çerçevelenip duvarlara asılmaya başlanmış ve bu sayede Batı’nın soyut resminin Türkiye’deki karşılıklarından biri haline gelmiştir.

Türk kitap ve el sanatlarından birisi olarak varlığını günümüzde güçlendirerek sürdüren ebru sanatının geleceğine ümitle bakılıyor. Seyredenlerin gönül telini titreten ebru sanatını öğrenmek biraz meşakkatli ama ustaları tarafından verilen kurslara, atölye çalışmalarına ulaşmak oldukça kolay.

Siz de yolunuz İzmir’e düştüğünde ebru atölyelerini gezmeyi, sizi kalbinizden yakalayan ebruyu satın almayı ihmal etmeyin.

Kullanıcı Yorumları

Hiç yorum yapılmamış, yorum yapmak ister misiniz?

Yorum yapmak için tıklayınız...