İzmir sadece şehir merkeziyle değil, dört bir yanındaki saklı güzellikleriyle de cennet bir kent. İşte İzmir şehir merkezinden sadece bir saatlik yolculukla ulaşabileceğiniz ve hem sakin hem de huzurlu bir gün geçirebileceğiniz en güzel on adres.
Sığacık (Seferihisar)
Sığacık, Türkiye’nin ilk “Yavaş Şehri” (Cittaslow) Seferihisar’da yer alan bir balıkçı köyü. Şehir merkezinden sadece 50 dakikalık bir yolculukla ulaşabileceğiniz Sığacık’ta, 1522’de Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle yaptırılan ve limanı çevreleyen Sığacık Kalesi’nin içinde yer alan kimi restore edilmiş kimi olduğu gibi korunmuş evlerin fotoğraflarını çekebilir, dar sokaklarda gezebilirsiniz. Eğer seyahatinizi Pazar gününe planlarsanız Seferihisar’da yerel üreticilerin ürünlerinin, köy sakini kadınların el emeği yaptıkları tatlı ve yiyeceklerin satıldığı Sığacık Pazarı’nı gezebilir, buraya özgü tatlardan olan katmeri deneyebilirsiniz. Büyük Akkum Plajı’nda denize girebileceğiniz gibi Sığacık Limanı’ndan düzenlenen tekne turlarıyla el değmemiş koylarda masmavi suyun tadını çıkarabilirsiniz.
Kavacık (Karabağlar)
İzmir şehir merkezine sadece 10 kilometre mesafede yer alan Karabağlar ilçesinin üzümüyle meşhur köyü Kavacık’a da bir gününüzü ayırmanızı öneririz. Çam ormanlarıyla kaplı, muhteşem körfez manzaralı bir yoldan giderek ulaşabileceğiniz 850 metre rakımlı Kızıldağlar üzerinde yer alan bu şirin köyün, 19. yüzyılın ilk yarısında Yörükler tarafından kurulduğu biliniyor. Tarihi bir cami ve taş evleri görebileceğiniz köyün alametifarikası Kavacık üzümü. Fransa menşeli ve orijinal ismi Alphonse Lavallee olan bu üzüme hasat zamanında pazarlarda ve restoranlarda rastlamanız mümkün. Eşsiz bir aromaya sahip bu üzüm için köyde her yıl festival de düzenleniyor.
Urla ilçe merkezi
İzmir’e sadece yarım saat mesafedeki Urla aynı zamanda Yorgo Seferis – Neyzen Tevfik ve Tanju Okan’ın da memleketi. Urla’ya gelince bir nevi sanat sokağı haline gelen Zafer Caddesi’nde yürüyüş yapıp, Tanju Okan anısına yapılmış ve içinde heykelinin de yer aldığı Tanju Okan Parkı’nda fotoğraf molası verebilir, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi'nde bahsettiği Tarihi Arasta Çarşısı ve Malgaca Pazarı’na uğrayabilirsiniz. Seyahatiniz eğer pazar gününe planlarsanız iskele mevkisinde kurulan Urla Ot Pazarı’nı ziyaret ederek turp otu, rezene, şevketi bostan, cibes ve deniz tarağı gibi birbirinden lezzetli Ege otlarından almayu unutmayın. Urla’ya yolunuz ağustos ayında düşerse Geleneksel Bağ Bozumu Şenlikleri’ne de katılabilirsiniz.
Bademler Köyü (Urla)
Urla’nın merkezinin tadını çıkardıktan sonra rotanızı Bademler Köyü’ne çevirebilirsiniz. 1930’lardan itibaren tiyatro oyunları sergilenen köyde yine bu yıllardan kalma bir kütüphane, Oyuncak Müzesi ve Bademler Köyü Tiyatrosu yer almakta. Uzaktan bakıldığında sıradan, içinde gezindikçe sizi şaşırtan temizliği ile ödüllü köyde odun ateşinde gözleme ve ayran ile kalburabastı yemeden ayrılmamanızı öneririz. Berlin Film Festivali’nden ödüllerle dönen ve Bademler insanını anlatan “Susuz Yaz” filminin de burada çekilmiş olduğunu buradan hatırlatalım. Türkiye’de tiyatrosu bulunan ilk ve tek köy olma özelliğini koruyan Bademler’i ziyaret ettikten sonra ilçenin zeytiniyle ünlü Germiyan, Kuşçular ve Yağcılar köylerine de uğrayıp lezzetli zeytinlerin tadına bakabilirsiniz.
Alaçatı (Çeşme)
Birçok tatil beldesi için “ünü Türkiye sınırlarını çoktan aşan” tanımlaması yapılır ve bu beldelerin birçoğu aslında bu tanımlamayı pek de hak etmez. Fakat söz konusu yer Alaçatı olunca, bu tanımlamayı gönül rahatlığıyla yapabiliriz çünkü Alaçatı, New York Times’ın hazırladığı “2010’da yeryüzünde görmeniz gereken 31 Yer” listesinde sekizinci basamakta yer almayı başarmış bir tatil rotası. Masmavi denizi ve pencerelerinden begonviller sarkan Arnavut kaldırımlı evleriyle masallardan çıkmış izlenimi veren bu şirin kasabada denizin tadını çıkarabilir, sörf yapabilir, cumartesi günleri kurulan rengarenk Alaçatı Pazarı’na uğrayabilir ve tabii ki yel değirmenlerinin yanı başında kahveniyi yudumlayıp Alaçatı’yı bir tepeden seyredebilirsiniz.
Ildırı Köyü (Çeşme)
Rotanızı Çeşme’ye çevirmişken şirin balıkçı köyü Ildırı’ya uğramayı da ihmal etmeyin. Ildırı’ya ulaştığınızda ilk iş olarak Erythrai Antik Kenti’ni gezebilirsiniz. Yörede yaşayanların, arkeolojik alana ilişkin farkındalığını artırmak ve agroturizmi canlandırmak amacıyla, her sene ağustos ayının sonlarında Erythrai Antik Kenti’nde Ildırı Kültür Sanat Festivali düzenleniyor. Müzik, tiyatro, söyleşi ve atölye çalışmalarıyla her yaştan insana hitap eden festivalde, hiçbir teknolojik alet kullanılmadan evlerde üretilen yöresel ürün ve el işçiliğinin özgün örneklerinin sergilenip satıldığı stantlar da kuruluyor. Tarih dolu bu tecrübenin ardından Ildırı’nın merkezine gelip köy sokaklarını gezebilir, akşama doğru denizden dönen balıkçı teknelerinin getirdiği tazecik deniz mahsüllerinin tadına bakabilirsiniz.
Efes Antik Kenti (Selçuk)
Şehir merkezine sadece 1 saat uzaklıktaki Efes Antik Kenti, herkesin hayatında en az bir kez görmesi gereken bir değer. Unesco Dünya Miras Listesi'ne girmeyi başarmış bu görkemli antik kent Büyük Tiyatro, Celsus Kitaplığı, Hadrian Tapınağı gibi ihtişamlı yapılarıyla sizi tarihte büyülü bir yolculuğa davet ediyor. Antik dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı günümüze ulaşamamış olsa da antik kentten çıkarılan pek çok değerli eseri Selçuk Efes Müzesi’nde görebilirsiniz.
Şirince (Selçuk)
Yine Selçuk ilçesine bağlı Şirince Köyü; doğası, sokakları, evleri ve misafirperver halkıyla adının hakkını sonuna kadar veriyor. Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla sizi karşılayan Şirince’de taş konakları gezebileceğiniz gibi otel ve pansiyon olarak hizmet veren konaklarda kalabilirsiniz. Lezzetli akşam yemeğinin yanında; karaduttan böğürtlene, kavundan çileğe kadar pek çok meyvenin özüyle yapılan Şirince şaraplarından bir şişe açmayı da ihmal etmeyin. Nesin Matematik Köyü ve köy pazarı da Şirince’de uğramadan dönmemenizi önerdiğimiz adresler arasında.
Eski Foça (Foça)
Sahil boyunca tablo gibi dizili balıkçı tekneleri, taş evlerle bezeli çiçek basmış sokakları, mavi bayraklı koyu ve meşhur günbatımı ile en huzurlu tatil beldelerinden biri Eski Foça. Antik Çağ’da İyonya’nın en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Eski Foça’da Beşkapılar Kalesi ve Surları, Eski Foça Limanı, Athena Tapınağı, Kybele Açık Hava Tapınağı, Kayalar Camisi, Fatih Cami, Şeytan Hamamı ve Foça Yel Değirmenleri görülmesi gereken önemli yapıların başında geliyor. Tekne turları ile ulaşabileceğiniz Orak Adası ve İncir Adası ile Akdeniz foklarının yaşadığı Siren Kayalıkları da yörenin plajları kadar popüler ve görülmeye değer yerler arasında.
Bergama
Listemizin son maddesi olan Bergama’ya ulaşmak 1 saatin biraz üzerinde vakit alabilir ancak burada yaşayacağınız eşsiz tecrübenin, 15-20 dakikalık bu farka sonuna kadar değeceğine emin olabilirsiniz. Şehir merkezine yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta konumlanan ve birçok ilke imza atmış olan Bergama Antik Kenti’ni, Roma döneminin ilk sağlık merkezi olan Asklepion’u, ilçe merkezinde yer alan ve Mısır yeraltı tanrısı Serapis’e adanmış bir tapınak olan Sarepeion’un parçası Kızıl Avlu’yu ziyaret ederek işe başlayabilirsiniz. İlçe merkezinde bulunan İzmir Bergama Müzesi ve Bergama Kütüphanesi de yine yöre hakkında bilgi edinebileceğiniz yerler arasında. İlçenin tarih kokan dokusuyla işli sokaklarında dolaşırken Bergama Evleri de dikkatinizi çekecek. Bu evler, kalın dış duvarları, iç sofalı planları, yığma yapı gereklerine bağlı pencere boyutlarıyla ısıyı koruyan bir yapıya sahip. Vaktiniz kalırsa, Bergama’ya yaklaşık 30 dakika mesafede yer alan ve fıstık ağaçlarıyla donatılmış Kozak Yaylası’na uğrayıp kendinizi doğanın huzurlu kollarına bırakabilirsiniz.
Kullanıcı Yorumları
Hiç yorum yapılmamış, yorum yapmak ister misiniz?