
Rotalar
Ruhani Bir Gün
Çok uzun yıllar farklı kültürlerin bir arada hoşgörü içinde yaşadıkları İzmir farklı dinlere ev sahipliği yapması nedeniyle farklı inanışlara ait yapıları yakın mesafede bir arada görebileceğiniz şehirlerin başında geliyor. Sokaklarında yürürken ezan seslerinin çan seslerine karıştığı İzmir’de Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan camilerden dokusunu kaybetmeden günümüze ulaşan kiliselere, geçmişi 16. yüzyıla dayanan havralardan ünlü din adamlarının evlerine pek çok görülmeye değer yapı bulunuyor.
Şehrin merkezinde geçmişi 16,17 ve 18. yüzyıl’a kadar giden çok sayıda cami görebilirsiniz. Büyük kısmı Osmanlı dönemi eseri olan bu camilerin yanı sıra küçük mescitler de hâlâ ibadet ihtiyacını karşılamayı sürdürüyor. Özellikle Kemeraltı bölgesinde yoğunlaşan camiler arasından Hisar Cami, Şadırvan Cami, Kestanepazarı Cami, Başdurak Cami, Kemeraltı Cami, Yalı Cami, Salepçioğlu Cami, Damlacık Cami görülmeye değer başlıca yapılar arasında yer alıyor.
Camilerin yanı sıra şehir merkezinde görebileceğiniz pek çok kilise de bulunuyor. Saint Polycarpe Kilisesi, Aya Fotini Kilisesi, Aziz Vukolos Kilisesi Kültür Merkezi kent merkezinde ziyaret edilebilecek başlıca kiliseler. Hristiyanlar için manevi değeri yüksek olan ve “Hac yeri” ilan edilen Selçuk ilçesindeki Meryem Ana Evi, Meryem Ana adına yapılmış ilk kilise olan “Çifti Kiliseler” ve İsa Peygamberin en sevdiği havarisi St. John için yapılan Bazilika, Yedi Uyuyanlar Mağarası ve Anadolu’da inşa edilen yedi kiliseden üçünün burada bulunması, şehrin inanç turizmi nedeniyle de ziyaret edilmesini sağlıyor.
Yapım tarihi yüzyıllar öncesine giden havralar da şehrin kültürel dokusunda büyük önem taşıyor. Ağırlıkla Göztepe, Kemeraltı, Karşıyaka’da bulunan havralar arasında Beth İsrael Sinagogu, Şalom Sinegogu ve Algazi Sinagogu mutlaka görmeniz gerekenler arasında yer alıyor. Ancak havraları gezmek için özel izin alınması gerektiğini hatırlatmakta yarar var.
Hisar Camisi
Şehrin en büyük camilerinden biri olan Hisar Camisi 1952 yılına tarihleniyor. Yakup Bey tarafından yaptırılan ve tüm görkemiyle günümüze ulaşan cami Tarihi Kemeraltı Çarşısı içinde yer alıyor. Adını inşa edildiği yıllarda yakınında bulunan hisardan alan, Molla Yakup veya Yakup Bey adlarıyla da anılan cami iç kısmındaki kalem içi süslemeleri, hat sanatının inceliklerini yansıtan panoları ve mihrap-minber işçiliği ile görülmeye değer.
Klasik dönem Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan ve minaresi yenilenen caminin ana giriş kapısının üzerinde “İçeri giren güvendedir” yazısı caminin içinde hissedilen huzur duygusunun kanıtı gibidir. Ünlü besteci Rakım Elkutlu’nun ölünceye kadar müezzinliğini yaptığı cami Türk sanat zevkinin en iyi örneklerinden biri olarak tanımlanıyor.
Şadırvan Camisi
Kemeraltı’nın geçmişte iç deniz olan kıyısındaki beş camiden biri olan Şadırvan Cami 1636 yılına tarihleniyor. Yapıldığı tarihte deniz kıyısında kaldığı için avlusu bulunmayan cami adını altında ve yanında bulunan şadırvanlardan alıyor. 1815 yılında onarım gören caminin doğuda tek şerefeli bir minaresi ve batıda bir kütüphanesi bulunuyor.
Kestanepazarı Camisi
Kestanepazarı Camisi; Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nı gezerken mutlaka görmeniz gereken yapıların başında geliyor. Kimi kaynaklarda 1663, kimi kaynaklarda 1667 yılında inşa edildiği belirtilen cami çarşı içinde baharatçıların, giysi dükkanlarının ve zahirecilerin bulunduğu Kestane Pazarı denilen mevkide yer alıyor. Yapıldığı dönemde eski iç deniz kıyısında olan caminin mihrabının İsa Bey Cami'nden getirtildiği tahmin ediliyor. Özenli işçiliğiye şehrin en güzel mihraplarından birine sahip olan cami büyük bir kubbe çevresindeki dört kubbeden oluşuyor.
Başdurak Camisi
Asıl adı Hacı Hüseyin Camisi olmasına rağmen Başoturak semtinde olması nedeniyle zaman içinde kelimenin dönüşmesiyle Başdurak Camisi olarak anılmaya başlana cami Kemeraltı’nda yer alıyor. Şadırvan ve Kestanepazarı Camileri gibi fevkani forma sahip cami 1652 yılına tarihleniyor. İçindeki kalem işlemeli süsleriyle etkileyici bir görünüme sahip olan cami İzmir’de üzerinde padişah tuğrası taşıyan tek yapı olması nedeniyle de önem taşıyor.
Kemeraltı Camisi
Eski iç deniz kıyısıda yer alan beş camiden biri olan Kemeraltı Camisi 17. yüzyıla tarihleniyor. Konak Meydanı’na en yakın olan cami tek minareli ve tek şerefelidir. İçindeki alçı süslemeleriyle dikkat çeken caminin hemen yanındaki Vakıflar Sebili de günümüzde hâlâ kullanılır durumdadır.
Yalı Camisi
Konak Meydanı’nda zarif görünümüyle görenleri büyülen Yalı Camisi halk arasında Konak Camisi olarak da anılıyor. Saat Kulesi gibi meydanın simgelerinden biri olan cami çinileri ve sekizgen planıyla dikkat çekiyor. Mehmet Paşa’nın kızı Ayşe Hanım tarafından 1755 yılında yaptırılanve 1. Dünya Savaşı sırasında onarımdan geçirilen cami Klasik Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyor. Meydan düzenlenirken zemin kodu yükseltildiği için düşük seviyede kalan ve üç basamak inilerek girilen caminin dışında Kütahya çinileri de görülmeye değer.
Salepçioğlu Camisi
Kemeraltı’nda mimari özellikleriyle dikkat çeken bir başka önemli cami de Kemeraltı’ndaki Büyük ve Küçük Salepçioğlu hanlarının yerine yapılan Salepçioğlu Çarşısı’nın içinden geçilerek de ulaşılan Salepçioğlu Camisi. 1906 yılında ibadete açılan, alt katında medrese üst katında camisi olan yapı görkemli görünümüyle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Damlacık Camisi
Konak’ın Damlacık semtinde yer alan Damlacık Cami’nin 18. yüzyıl başlarında inşa edildiği tahmin ediliyor. Aynı dönemlerde yaşayan Kılcıcade ailesi tarafından yaptırıldığı ya da onarıldığı tahmin edilen cami bu nedenle Kılcı Cami olarak da anılıyor. Ünlü Asklepios Tapınağı’nın bir bölümünün temellerinin altında olduğuna inanılan cami, zarif mimarisiyle görülmeye değer eserlerin arasında sayılıyor.
Odunkapılızade Camisi
Şehrin en eski semtlerinden biri olan Damlacık’tan Konak’a inen yokuş üzerinde konumlanan Odunkapılızade Camisi 18. yüzyıla tarihleniyor.Bahçesinde küçük bir hazire bulunan camiyi de görebileceğiniz yerler arasına alabilirsiniz.
Esnaf Şeyh Camisi
18. Yüzyıl’dan günümüze ulaşan Esnaf Şeyh Cami Konak ilçesinin Arap Fırını semtinde yer alıyor. İzmir’de benzer türdeki camiler arasında en önemli hazireye sahip cami olmasıyla dikkat çekiyor.
Natırzade Camisi
Kimin yaptığı bilinmemekle beraber 18. yüzyılın ikinci yarısı ile 19. yüzyılın başlarında yapıldığı düşünülen Natırzade Camisi Konak’ta yer alıyor. Kimi kaynaklarda Kadızade Cami ya da Naturzade Cami olarak da anılan yapının bahçesinde küçük bir hazire bulunuyor. 1874 yılında Hacı Mustafa Efendi tarafından onarımı yaptırılan caminin avlusunda İzmir’de geçen yüzyılda ihtiyaç sahiplerinin alması için para bırakılan sadaka taşlarından birinin örneğini de görebilirsiniz.
İkiçeşmelik Camisi
Konak ilçesindeki İkiçeşmelik Caddesi kenarında konumlanan İkiçeşmelik Camisi'nin geçmişte Kurt Mehmet Yeniçeri veya Kurt Beşe adıyla anıldığı biliniyor. Yakın tarihe ait bir çok tamir kitabesinin üzerinde yer aldığı cami kenarında kırmızı renkli kesme taştan ve oldukça yüksek yapılan minaresiyle dikkat çekiyor.
Çorakkapı Camisi
İzmir’in tarihi semti Basmane’de yer alan, kimi kaynaklarda Taşrakapı adıyla anılan Çorakkapı Camisi’nin Bostani Mahmut Efendi tarafından 18. yüzyıl ortalarında yaptırıldığı tahmin ediliyor. Zarif minaresi ve kubbesiyle dikkat çeken cami şehrin en güzel camilerinden biri olarak görülmeyi hak ediyor.
Asmalımescit Camisi
Geçirdiği yangın sonrasında 1894 yılında yeniden inşa edilen Asmalımescit Camisi Konak’ta yer alıyor. Eşrefpaşa Caddesi’nin açılma çalışmaları sırasında bir kısmı yıkılan mescit hâlâ tarih meraklısı ziyaretçilerini ağırlıyor.
Emir Sultan Türbesi
Konak’ın Basmane semtinin Pazaryeri Mahallesi’nde konumlanan Emir Sultan Türbesi şehirdeki en önemli türbelerden biri olarak ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Türbenin haziresinde başta Katipzade ailesi olmak üzere İzmir’de yaşamış ünlü ünsüz çok sayıda kişi yatıyor.
Gizli iyilikseverlerin taşları; Sadaka Taşları
Geçmişte yoksul insanlara isimlerini açıklamadan, gizlice yardım etmek isteyenlerin hayata geçirdiği ilginç uygulamalardan biridir Sadaka Taşları. Bir elin verdiğini diğer el görmesin düşüncesiyle ihtiyacı olanlara, kendilerini göstermeden yardım etmek isteyen iyilikseverler sadakalarını fukara veya hidayet de denilen taşların üzerine bırakırlardı. İhtiyaç sahiplerinin de gizlice aldıkları sadakalar aracısız yardımlaşmanın en güzel örneklerinden biriydi. Namazgah Semti’nde Evliya Çelebi’nin ziyaret ettiği Kurşunlu Cami’nin avlusunda bulunan, ortası oyuk silindir sadaka taşı günümüzde de bu güzel uygulamanın bir örneği olarak görülebiliyor.
Saint Polycarpe Kilisesi
Şehrin günümüze ulaşmış en eski yapılarından biri olan Saint Polycarpe Kilisesi Konak’ta Akdeniz Mahallesi, Gazi Osman Paşa Bulvarı, Necatibey Bulvarı ve Kazım Dirik Caddesi’nin kesiştiği noktada yer alıyor. Kanuni Sultan Süleyman’dan alınan özel izinle 17. yüzyıl başında İzmir’e gelen Kapuçinler tarafından yaptırılan kilise 1630 yılına tarihleniyor. Aziz Yuhanna’nın ilk öğrencilerinden olan İzmir Piskoposu St. Polikarp’a ithaf edilen kilise mimarisiyle görülmeye değer yapıların başında geliyor.
Saint Polycarpe (Polikarp) ve Kadifekale’deki olası mezarı
Havari ve İncil yazarı Saint John’un ilk müritlerinden olan Saint Polikarp Efes’ten İzmir’e gelmiş, şehirde piskopos olarak görev yapmıştır. Bazı kaynaklarda, M.S. 155 yılında Romalılar tarafından yakılarak öldürülen Aziz Polikarp’ın mezarının Kadifekale sırtlarında olduğu yönünde bilgiler vardır. Türklerin Yusuf Dede yatırı olarak tanımladıkları mezarın Saint Polikarp’a it olduğu inancı bölgeyi Hristiyanlar açısından da değerli kılıyor.
Aziz Vukolos Kilisesi ve Kültür Merkezi
Adını ilk İzmir Psikoposu Vukolos'tan alan, Ayavukla Kilisesi olarak da anılan Ortodoks Rum Kilisesi 1886 yılına tarihleniyor. Basmane’de çıkan büyük yangından önce, 1922 yılında adını verdiği Aya Vukla Mahallesi’nde ibadete açılan kilise cemaatin İzmir’den ayrılması üzerine uzun yıllar terk edilmiş bir yapı durumunda kalır. Önce Asar - Atika Müzesi, 1943 yılında İzmir Arkeoloji Müzesi olarak hizmet veren yapı 1951 yılında müzenin Kültürpark’taki yerine taşınmasıyla İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü tarafından depo olarak kullanılır. “Gözlü Kilise” adıyla da anılan yapı sonrasında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilir. Uzun yıllar şehrin tarihine tanıklık etmiş binalardan biri olan yapı bugün kültür merkezi ile Basın Müzesi olarak hizmet veriyor.
Beth İsrael Sinagogu
İzmir’in Karataş semtinde bulunan Beth İsrael Sinagogu’nun yapımına 1905 yılında başlandığı, 1907 yılında henüz tamamlanmadan hizmete açıldığı biliniyor. Karataş semtindeki Musevilerin ibadet edebilmeleri amacıyla, İtalyan etkisiyle yapılan bina kilise tarzı planlama tipinin İzmir’deki ilk örneği olması açısından önem taşıyor. Ana cadde üzerinde yer alan ve sokağa açılan sinagog günümüze bozulmadan ulaşan bir yapı olarak bugün düğün törenlerine de ev sahipliği yapıyor. İçi oldukça görkemli olan bu yapıyı mutlaka gezi listenize almanızı öneririz.
Algazi Sinagogu
Beth İsrael Sinagogu’ndan sonra şehrin en büyük sinagogu olan Algazi Sinagogu Kemeraltı Havra Sokağı’nda yer alıyor. Önemli din adamları ve klasik Türk Müziği ustalarını yetiştiren Algazi ailesi tarafından 1724 yılında yaptırılan sinagog içinde Azara adı verilen kadınlar bölümünün olmamasıyla benzerlerinden ayrılıyor. Bölgedeki pek çok yapı gibi 1841 yılındaki büyük yangından etkilenen ve defalarca kez restore edilen yapı bugün hayli iyi durumda olmasına rağmen çalışır durumda değil.
Sabetay Sevi Evi
1626 yılında İzmir’de doğan ve Musevi cemaati arasında önemli bir din adamı olarak adından söz edilen Sabetay Sevi’nin yaşadığı düşünülen ev, bugün Agora Açık Hava Müzesi’nin sınırları içinde yer alıyor. İkiçeşmelik’ten Mezarlıkbaşı yönüne giderken cadde üzerinde açıkça görülen ev, şehirde inanç turizmi dendiğinde akla gelen yapılardan biri olarak dikkat çekiyor.
Ruhani Bir Gün Videoları
daha fazlasıRuhani Bir Gün Fotoğrafları
İlgili İçerik

Yılın 300 günü güneşli iklimi, zeytinyağlıların ve otların başrolde olduğu mutfağı, doğayla iç içe zaman geçirebileceğiniz alanları ve şifa dağıtan kaplıcalarıyl...

Ülkemizin en büyük şehirleri arasında yer alan İzmir’i diğer şehirlerden ayıran başlıca özelliklerinden biri de şehrin karmaşasından kaçmak istediğinizde doğal...

Doğal güzellikleri ve tarihi değerleriyle her bir köşesinde ayrı bir güzellik sunan İzmir; çocukların da keyifle zaman geçirebileceği mekân ve etkinlik...