Yağmurlu Bir Günde İzmir’de Gezilecek 10 Yer

Yağmurlu günlerin tamamını evde geçirmek zorunda olmadığınızı düşünüyor ama ne yapacağınızı bilemiyorsanız, bu yazımız yağmuru bir engel değil; fırsat olarak görenler için! İzmir, her mevsim farklı seçenekler sunabilen güzelliğini sizlerle paylaşma konusunda oldukça bonkör davranan bir şehir. Yağmurun sesi, toprağın kokusu ve şehrin büyülü atmosferini beraberinde hissedebileceğiniz bir tura çıkmaya hazırsanız, sizler için derlediğimiz aktivitelere göz atabilirsiniz.

İsmet İnönü Anı Evi

Yağmurlu bir İzmir gününde, İzmir’i çok seven ve her fırsatta bunu dile getiren oldukça kıymetli bir ismin anılarına doğru yolculuğa çıkmak isterseniz, İsmet İnönü Anı Evi’ni seçenekleriniz arasına ekleyebilirsiniz. İsmet İnönü’nün babası Reşit Bey, İzmir Adliyesi’nde Sorgu Hâkimi Muavini olarak görev yaparken, ikinci çocukları Mustafa İsmet (İnönü) dünyaya gelir. İsmet İnönü’nün dayısınca kiralanmış olan ve onun doğduğu ev olarak günümüzde ziyaretçilerini ağırlayan ev, o dönemde Sarı Hafız Mahallesi’nin, “Mekke Yokuşu” denilen bugün ise İnönü Sokağı olarak anılan alanda bulunuyor.

Bugün baktığınızda her ne kadar ihtişamlı bir köşk gibi görünse de içeri girdiğinizde aslında o dönemin şartlarında orta sınıf olarak nitelendirebileceğimiz bir kitlenin yaşayabileceği bir alan olduğunu anlıyorsunuz. Görevli personelin anlattıkları ile birlikte evde yaşayan insan sayısının fazlalığı ve eve ulaşırken çıktığınız yokuşun bir zamanlar su taşımak için kullanıldığı gerçeği oldukça etkileyici. Özellikle döneme dair merakınızı gidermek istiyorsanız, içeride bulunan İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü’nün kişisel eşyaları ilginizi çekebilir. Yağmurun eşliğinde zamanda yolculuk yapmayı istiyorsanız, evin mimarisi, eşyaların taşıdığı dönem ruhu ve daha birçok ipucu sizi o yıllara götürebilir.

Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi

Oyuncakların insan hayatındaki yeri sadece oyun ile ilişkili değil. Bugün oyuncaklar özellikle antropolojik açıdan oldukça kıymetli nesneler olarak görülüyor. Yağmurlu bir günde hem kendi çocukluğunuza hem de geçmişin insanlarının çocukluk dönemlerine bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, Konak Belediye’sinin butik müzecilik anlayışının ilk örneği olan Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi tam size göre! 2004 yılında dünyaca ünlü seramik sanatçımız Ümran Baradan tarafından temelleri atılan ve 2010 yılında Sunay Akın’ın konsept danışmanlığında zenginleştirilen müzede, çeşitli ülkelerden birçok oyuncağı görebilirsiniz.

Tarihi Asansör-Dario Moreno Sokağı

Şimdi de en güzel yağmurlu İzmir manzarasını izleyebileceğiniz noktalardan birine gidiyoruz. İzmir’in simgelerinden biri haline gelen, tarihi dokusu ve muhteşem manzarasıyla dikkat çeken Tarihi Asansör, İzmir'de görmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Bugün hâlâ aktif olarak kullanılan bu asansörün oldukça ilginç bir hikâyesi var. Tarihi Asansör, biri diğerinden 58 metre yüksekte olan Mithatpaşa Caddesi ile Şehit Nihatbey Caddesi'ni birbirine bağlıyor. 1907 yılında Musevi iş adamı Nesim Levi (Bayraklıoğlu) tarafından, birinden diğerine 155 basamakla ulaşılan iki semt arasında hızlı ve kolay ulaşım sağlamak amacıyla yaptırılmış. Türkiye’de bu amaçla yapılan tek asansör; dünyadaki ise sayılı örnekler arasında yer alıyor. Günümüzde iki asansörü de elektrikle çalışan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından eğlence, kültür ve dinlenme mekânı olarak kullanılan Tarihi Asansör, İzmir’in önemli turistik duraklarından biri. Üst katında kafe-restoran ve bir seyir terası bulunan asansöre tarihi evler, birbirinden şık kafeler, dükkânlar ve galeriler bulunan Dario Moreno Sokağı’ndan ulaşılıyor. Muhteşem bir manzaraya sahip olan seyir terasından İzmir’i yağmurlu bir günde kuşbakışı izleyebilirsiniz. Asansörle yukarı çıkmanın, bu harika manzaranın keyfini çıkartmanın ücretsiz olduğunu belirtelim. Tarihi Asansör, haftanın 7 günü 08.00-24.00 saatleri arasında kullanılabiliyor.

Köstem Zeytin ve Zeytinyağı Müzesi

Türkiye’nin ikinci sanayi müzesi olmasının yanında zeytinyağı müzeleri arasında da oldukça önemli bir yere sahip olan Köstem Zeytin ve Zeytinyağı Müzesi, sahip olduğu teknik donanım ve ürün zenginliği ile sizi etkileyebilir. Yağmurun sesi eşliğinde tarih boyunca zeytin ve zeytinyağı üretimiyle ilgili yağ presleri, santrifüj makinaları, sabun yapımıyla ilgili materyalleri inceleyebilirsiniz. 20 bin metrekare toplam alan içinde 5 bin 650 metrekare kapalı alana sahip müze kompleksinde, Teknoloji Müzesi, Sabun Hijyen ve Temizlik Müzesi, Modern Zeytinyağı Fabrikası ve Deposu, Zeytin ve Zeytinyağı Bilgilendirme Bölümleri, Ahşap ve Seramik Atölyeleri bulunuyor.

Arkas Sanat Merkezi

Yağmurun eşliğinde şehrin merkezinde, döneminin en güzel yapılarından birinde gezmeye ne dersiniz? 1906’da inşa edilen ve bugün Fransa Fahri Konsolosluğu olarak hizmet veren tarihi Fransa Konsolosluğu binasının denize bakan bölümü, Fransız Hükümeti tarafından 20 yıllığına, kültür ve sanat amaçlı kullanım için Arkas Holding’e tahsis edildi. Bir yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından bina Kasım 2011’de Arkas Sanat Merkezi adıyla açıldı. Bugün çağdaş donanımlı bir sanat merkezine dönüşen iki katlı binada, 10 adet sergi odası bulunuyor ve birçok uluslararası sanatçının yanı sıra önemli müze ve kurumların da koleksiyonları sergileniyor.

Resim ve Heykel Müzesi

Kurulduğu dönemden bugüne İzmir’in sanat hayatında önemli bir yer edinen Resim ve Heykel Müzesi, 9 Eylül 1952’de kapılarını ilk kez Kültürpark’ta bir galeri olarak açtı. Daha sonra ise bugün ziyaretçilerini ağırladığı Atatürk Bulvarı’na taşındı. Resim ve Heykel Müzesi’ni bu denli özel kılan niteliği kuşkusuz ki kentin sanatçılarının eserlerini sergileyebilecekleri bir alan sunuyor olması. Turgut Pura’nın müdür olmasıyla 1973 yılında bir dönüm noktası yaşayan müze, bugün sahip olduğu zengin resim ve heykel koleksiyonunu bir nebze bu döneme borçlu diyebiliriz. Yağmurlu bir günde eve kapanmak yerine, her geçen gün zenginleşen koleksiyonuyla Tanzimat'tan günümüze resim, özgün baskı, heykel ve seramik sanatının ustalarının eserlerini ziyaretçileriyle buluşturan Resim ve Heykel Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.

Atatürk Müzesi

İzmir’de bir zaman makinası gibi sizi bir süreliğine geçmişe götürebilecek müzelerden biri de Atatürk Müzesi’dir. Neoklasik tarzda 1875-1880 yılları arasında inşa edilen binanın ilk sahibi halı tüccarı Takfor Efendi tarafından konut olarak yaptırılmış. 9 Eylül 1922 sonrasında Türk ordusunun binayı karargâh olarak kullanmasının ardından 1923’te Atatürk şahsi çalışmalarını buradan yürütmüş. 13 Ekim 1926 tarihinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınarak, Atatürk’e hediye edilen bina 13 Mayıs 1988 tarihinden bu yana Atatürk Müzesi adıyla ziyaretçilerini ağırlıyor. Müzenin giriş salonunda, yerde 34,5 metrekarelik Uşak halısı, sağ ve sol nişlerde mermer heykeller, büyük kristal ayna ve Atatürk büstüyle, sahanlıktaki Atatürk portresi ilk bakışta oldukça etkileyici bir yapı sunuyor. Merdiven başında aplik görevi yapan iki adet tunç şövalye heykelciği, odalardaki ve küçük salondaki 19. yüzyıl stili şöminelerle, birinci katta Atatürk'ün de kullandığı odalar bulunuyor. Toplantı salonunda, ortada yeşil çuhalı rulet masası ve etrafında, 12 adet Cosmos marka sandalye yer alıyor. Yağmurlu bir günde geçmişe yolculuğa çıkmak isteyenler için daha birçok eser sunan müzede dönemin ruhunu bütünüyle hissedebilirsiniz.

İzmir Tarih ve Sanat Müzesi

İzmir Tarih ve Sanat Müzesi, Kültürpark içerisinde 2004’ten bu yana sanatseverleri buluşturmaya devam ediyor. Taş Eserler, Seramik Eserler ve Kıymetli Eserler olmak üzere üç ayrı bölümde ziyaretçilerine İzmir ve çevresinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan eserleri sunan müze, her yıl binden fazla ziyaretçiyi ağırlıyor. Müzenin taş eserler bölümünde arkaik, klasik, Helenistik ve Roma dönemlerine ait heykel ve kabartmalarla, mezar stelleri ve diğer plastik eserler sergileniyor. Kıymetli eserler bölümünde antik dönemde kullanılan sikkeler, bronz, cam ve pişmiş toprak eserleri keşfedebilir; seramik eserler bölümündeyse İzmir ve çevresindeki prehistorik ve klasik dönem kazılarından çıkarılmış buluntuları görebilirsiniz.

Hamza Rüstem Fotoğraf Evi

Fotoğrafa ilgi duyanlar, kapalı havaların çekim yapmak için sanıldığının aksine birçok avantaj barındırdığını bilir. Şehrin yağmurlu halini fotoğraflarken, kentin bu alanda önemli isimlerinden birinin stüdyosunu gezmeye ne dersiniz?

İzmir'in en köklü fotoğraf stüdyolarından Hamza Rüstem Fotoğrafhanesi'nin yaklaşık yüz yıllık bir geçmişe sahip arşiv ve koleksiyonu, Mert Rüstem tarafından değerlendirilerek Karşıyaka Belediyesi öncülüğünde Karşıyaka'ya kültürel bir kimlik kazandırmak amacıyla fotoğraf evine dönüştürüldü ve 2011 yılının Nisan ayında ziyarete açıldı. Müzede, Hamza Rüstem Fotoğrafhanesi'nin malzeme ve belgelerinin yanı sıra Mert Rüstem'in kişisel koleksiyonundan fotoğrafçılıkla ilgili makine ve ekipmanlar sergileniyor.

Key Museum

İzmir’e renk katan ve günümüzde binlerce ziyaretçiyi ağırlamaya devam eden Key Museum yağmurlu bir günü renklendirmek için en uygun duraklardan biri olarak karşımıza çıkıyor. 2015 yılında İzmir’in Torbalı ilçesinde kapılarını açan ve bugün dünya otomobil tarihine ışık tutan, Türkiye’nin en kapsamlı klasik otomobil ve motosiklet müzesi Key Museum, 6 Mayıs 2015 tarihinde kapılarını açtı. 7.000 metrekare alana kurulu olan müzede, Türkiye'nin yanı sıra dünyanın dört bir yanından 2001 yılından beri titizlikle bir araya getirilen parçalarla farklı koleksiyonlar sergileniyor. Murat ve Selim Özgörkey’in otomobil tutkularından doğan, 7.000 metrekare alan üzerine kurulu olan müzenin ana koleksiyonunu 76 adet otomobil ve 40 adet motosiklet oluşturuyor. Bunların dışında sayısı iki bini aşan farklı ölçeklerde model otomobil, 300’ün üzerinde otomobil maskotu(kaput amblemi), otomobil temalı eşarplar ve 1900’lü yılların başından 1960'lı yıllara kadar toplanan orijinal ekipmanlar ile oluşturulmuş bir Shell Benzin istasyonunu Key Museum’da görebilirsiniz.

 

 

Kullanıcı Yorumları

Hiç yorum yapılmamış, yorum yapmak ister misiniz?

Yorum yapmak için tıklayınız...